İyi bir oto müzik sisteminin olmazsa olmazları nelerdir?
İyi bir sisteme sahip olmak için ilk olarak belirli niteliklere sahip bir radyo-teyp almak gerekiyor. Herşeyden önce, ön ve arka hoparlörlere bağımsız kumanda edilebilmeli (Fader yapılabilmeli).
Bass ve Treble (kalın ve ince) seslerine de bağımsız olarak kumanda edilebilmeli. Kendi içinde en az 4x30 Watt gücünde bir amfi çıkışı (Hipower) olmalı. İlave bir amfi ile sistemin her zaman kuvvetlendirebileceği düşünülerek, ekstra amfi çıkışının olmasına dikkat edilmeli.
Otomobilde kaliteli müzik dinlemek için, kesinlikle CD playera sahip olmak gerekiyor. Bu nedenle alınacak radyo-teybin bagaj disk çalar çıkışı da olmalı. Bu sayede bagaja monte edilecek bir CD playerı teybin üzerinde bulunan bir düğmeden kontrol ederek, istenilen diski rahatlıkla dinlemek mümkün oluyor. Kullanılan bagaj diskleri, genellikle 6, 10 ya da 12 adet disk çalma kapasitesine sahiptir.
Bu sistem tamamlandıktan sonra, sıra hoparlörlerin seçimine geliyor. Eğer bütçe kısıtlıysa, orjinal hoparlörler kullanılarak sistem tamamlanabiliyor. Hoparlörler monte edilirken, otomobilin kendi yuvalarını kullanmak yeterli.
Müzik sistemi alınırken nelere dikkat etmeli?
Sistemi kurmaya başlarken üç önemli faktörü göz önünde bulundurmak gerekir:
İstenilen performans Otomobildeki elverişli alanBu iş için ayrılan bütçe
Kuracağınız sisteme en uygun ürünü seçmelisiniz. Kurduğunuz sistemin basit olmasına önem göstermeli, gereksiz ekstra ürün kullanmamalısınız.
Bir müzik sistemi kurarken ilk önce plan yapmalı ve her zaman kurmuş olduğunuz sisteme daha sonra ilaveler yapabileceğinizi unutmamalısınız.
Unutmayın, hiçbir zaman daha çok ilave, daha çok kaliteli ve yüksek ses elde etmeniz anlamına gelmez.
Daha kaliteli ses için otomobilin orijinal radyo-teybini değiştirmek zorunlu mu?
Günümüzde fabrika çıkışında bir dizi standart ve sökülmesi güç parçalarla teslim edilen otomobillere farklı aksesuar ve donanımların ilave edilmesi gittikçe zorlaşıyor.
Örneğin SRS Hava Yastığı Sistemi bulunan bir otomobile satış sonrası, performans direksiyon sistemi ilave etmek hemen hemen olanaksız. Benzer bir sorun da OEM (Orjinal Equipment Manufacturer), otomobil ses sistemlerinde yaşanıyor. OEM otomobil ses sistemlerinin sorunu zannedildiği gibi radyoların değiştirilmesi değildir. Bu çok kolay bir iştir ve radyo/teyp/CD kombinasyonunda, bu değişikliğin getirdiği görüntü bozukluğu haricinde bir sorun yaşanmaz.
Burada karşılaşılan asıl zorluk hoparlörlerde ve bunları çalıştırmak için gerekli olan gücün sağlanamamasından karşımıza çıkar. Aracınıza, fabrika çıkışında monte edilmiş mevcut AM/FM/kaset/CD sisteminiz, dışarıdan ortalama bir fiyatla satın alabileceğiniz piyasa ürünleri kadar iyidir.
Araç sahibinin dinlediği müzik türü, oto müzik sistemi seçiminde ne derece etkili?
Kaliteli müzik sisteminin anahtarı; hoparlördür! Araç sahibinin dinlediği müzik, hoparlör seçiminde son derece etkili. Çünkü her hoparlörün kendi karakterine uygun olarak iyi çaldığı bir müzik türü vardır.
Bazı hoparlörler mekanik ses verirler, bazısı çok fazla echo yapar, bazısı ise çok donuk ve baslı ses verir. Müşteri sevdiği müzik türünü en kaliteli dinleten hoparlörü seçmesi için montajcıya müzik tercihleri hakkında detaylı bilgi vermeli ve mutlaka önerilen hoparlörü almadan önce bir şekilde dinlemelidir.
Hangi tür müziğe hangi hoparlör kullanılmalı?
Dünyada yüzlerce marka değişik hoparlör var. Çoğu hoparlör markası tek veya iki farklı müziğe odaklanmıştır. Mesela klasik ve slow müziği iyi çalar. Ama techno müziği çaldığı zaman ses bozulmaya başlar.
Techno müzik çalan hoparlör ise, slow müzik çaldığında çok sert bir ses verdiği için rahatsız olursunuz.
Bununla birlikte distribütörlüğünü yaptığımız MB Quart marka hoparlörlerin en büyük özelliği ise her türlü müziğe uyumlu olması. Zira bu marka Amerika'da bütün otomobil müzik sistemleri ile ilgili profesyonel yarışmalarda en yüksek dereceyi elde eden markadır.
Araçların arka cam içi panellerine hoparlörler yerleştirmek doğru mu?
Eskiden bu uygulama çok yaygındı. Ancak bu bölümler artık hoparlör takmaya elverişli değil. Çünkü bu bölümlerin iç taraflarında darbe emici sac kafesler var. Görevleri, arkadan vurma esnasında süspansiyon vazifesi görerek aracın katlanmasını önlemek. Eskiden Doğan, Şahin tarzı arabalarda o paneller kesilip oralara hoparlör takılıyordu.
Bugünkü otomobillerde o paneli kesmek, cinayet! O sacı kesip aynı yerlere 25-30 cm&lik hoparlör koyarsanız, otomobil arka veya yan darbe aldığında arka kapıları buruşacak ve açılmayacaktır. Yani otomobildeki mukavemet yok olacaktır. Ayrıca müzik açısından arkadan gelen ses, makbul değil. Önemli olan sesin önden gelmesi. Bir konsere gittiğiniz zaman ya da evinizde müzik dinlediğinizde müzik hep önden gelir. Öne yerleştirilen hoparlörler daima daha iyi performans verir.
Otomobilin orijinalliği bozulmadan müzik sistemi nasıl yenilenebilir?
Müzik sistemleri, oldukça pahalı uğraşlar. Bu nedenle kısıtlı bütçeler için de çok aşamalı sistemler bulunuyor. Kısacası ucuz bir sistemle başlayıp, eklemelerle bu sistemi kusursuz hale getirebilmek mümkün. Bu noktada en önemli konu, montaj. İyi bir montajcı müzik sistemini otomobili kesip biçmeden, otomobili tahrip etmeden kurmak zorunda. Burada devreye bilgi, beceri, deneyim ve ustalık giriyor. İyi bir müzik seti yaratmak adına araçlarının tahrip olmaması için otomobil sahiplerinin araçlarını ustalık ve becerilerine güvenmedikleri montaj atölyelerine teslim etmemeleri gerekiyor.
Distribütörlüğünü yaptığımız bir American firması olan Rockford Fosgate, dünyada üretilen tüm orjinal otoların radyo-teyplerine birebir uyan bir amfi sistemi geliştirdi. Geliştirilen bu amfi sistemi sayesinde, hoparlörlere yapılan küçük bir müdahale ile eşsiz kalitede ses elde etmek mümkün oluyor.
Yenilenen müzik sistemini başka bir araca aktarmak mümkün mü?
Aynı taşınırken evdeki müzik setini alıp başka bir eve götürmek gibi, müşteri bizim taktığımız müzik setini alıp başka bir araca takabiliyor. Araç sahibi, otomobilini satmaya karar verdiyse taktığımız sistemi söküp, otonun orijinal sistemini yerine sıfır hasarla takıyoruz. Böylece araç eski haline geldiği için satılırken değer kaybetmiyor.
Direksiyondan kumanda sonradan taktırılabilir mi?
Direksiyondan kumanda, arabanın orijinal sistemiyle beraber satılan bir donanım. Sonradan yaptırma imkanı yok. Bu kumanda sayesinde arabanın radyo-teybini direksiyondan açıp kısabiliyor ve radyo kanalı değiştirebiliyorsunuz. Bu konuda önemli bir nokta, otomobilin orijinal teybinin değiştirilmesi halinde direksiyondan kumandanın kullanılamaz hale gelmesi. Piyasada interface denilen adaptörler sayesinde bazı marka teypleri direksiyondan kumanda ile kullanma imkanı var ama çok kısıtlı.
Sonradan çoklu CD çalar taktırırken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Otomobilin orijinal CD çalarını taktırmak gerekiyor. CD çaları herhangi bir yerden değil, mutlaka otomobili üreten firmadan alınması gerekiyor. Çünkü aynı marka ve model bile olsa, üretici firmadan almadığınız CD otomobile birebir uymuyor. Bunun nedeni firmanın CD üzerinde kendine özel değişiklikler yapması. Firmalar otomobil sahiplerini, CD çaları sadece kendilerinden almaya mecbur bırakıyor. Bu yüzden de fiyatları normal CD lere oranla iki misli oluyor.
Eski otomobillere CD çalar taktırmak mümkün mü?
Eski otomobillerde teybin CD çıkışı yoksa FM modülatörlü diye tanımlanan CD çalarlar var. Bagaj CD si ama, öne gelen ve kibrit kutusundan biraz daha büyük bir görüntü ünitesi var. Onun üzerinden şarkı ve CD değiştiriyorsunuz. Sesini de FM frekansından 88.3 veya 88.9 a ayarlayıp oradan dinliyorsunuz. Yani sanki arabanın içinde bir radyo istasyonu varmış gibi bagajdan size yayın yapıyor. Bu CD çalarlarda ses, CD değil radyo kalitesinde oluyor. Ama başka bir çözüm yok. Bugün Doğana da, Renault 12 ye de, bu şekilde CD çalar takabilirsiniz.
Otomobilde mp3 dinlemek için neler yapılabilir?
Walkman tarzı portatif mp3leri özel adaptörler sayesinde otomobilinizin teybine takabilirsiniz. Ayrıca sadece otomobiller için üretilmiş mp3ler de var. Oto Müzik Merkezi olarak ithal ettiğimiz M-Station marka oto mp3, 3000 şarkı kapasiteli. Aynı oto radyo-teybi gibi altı kızaklı olduğu için istendiğinde çıkarıp, yanınıza almak mümkün. Evinizdeki bilgisayardan download ettiğiniz şarkıları mp3 ün hafızasına kaydederek arabanızda dinleyebiliyorsunuz. Bu mp3 ün fiyatı 1.000 ile 1.250 Dolar arasında değişiyor.
Müzik sistemleri için verilen garantiler nelerdir?
Oto Müzik Merkezi olarak yaptığımız montajlarda ömürboyu garanti veriyoruz. Bir sertifika ile müzik tesisatını yaparken arabaya hiçbir şekilde zarar vermediğimizi ve herhangi bir arıza halinde ömürboyu montaj garantisi verdiğimizi beyan ediyoruz. Garanti kapsamında arızalar ücretsiz olarak tamir ediliyor.
Yeni jenerasyon otomobillerde karşılaşılan en büyük güçlükler nelerdir?
Müzik sistemleri artık arabalara çok entegre olmuş durumda. Sisteme ilave bir amfi eklemek inanılmaz güç. Bunu yaparken arabanın en ufak bir kablosuna zarar verseniz, araba bir daha çalışmayabilir. Böyle bir arıza garanti kapsamı dışına çıkacağı için otomobil sahibi çok güç durumda kalacaktır. Dolayısıyla teknolojiyi çok yakından takip etmek gerekiyor.
Bu nedenle günümüzde müzik tesisatı yapan montajcı sayısı hızla azalıyor. Amerikada her yıl 300-500 montaj dükkanı kapanıyor. Türkiyede birkaç sene öncesine kadar çok fazla montaj atölyesi vardı. Şimdi montajcı sayısı bakımından on sene öncesinin rakamlarına döndük. Sadece bu işi en iyi bilenler ayakta kalabiliyor.
Kaynak:http://www.tuningankara.com/index.php?option=com_content&task=view&id=10&Itemid=1
Posted via Blogaway
Teknik Öğretmen,Araştırmacı yazar- İlgi alanlarıma giren konularda tecrübelerimi aktarmak, inceleme ve araştırmalarımı paylaşmak için oluşturduğum blog sayfasıdır.
6 Mayıs 2016 Cuma
Oto Müzik Sistemleri
Araç içi multimedya oem double din cihazlar
Oto multimedya sistemlerinde double din nedir?
Radyo, mp3 , mp4 ,divx, Dvd,tv , navigasyon görevlerine cevap veren 6,5- 7 inç büyüklüğünde lcd ekranı olan multimedya cihazlarına double din denilmektedir.Çift bölümlü radyo-teyp alanı bulunan araçlarda kullanılabilir.
Oem cihaz nedir?
Fiyat listelerinde veya bir bilgisayarcının sitesine baktığınızda OEM RAM, OEM VGA gibi ifadeler görürsünüz. OEM kelimesinin anlamı kullanıcılara öyle empoze edilmiştir ki, büyük bir kesim OEM deyince aklına hemen markasız ve kalitesiz ürün gelir.
Halbuki işin aslı farklı. Birincisi, OEM RAM, OEM VGA gibi ifadelerin yanlış olduğunu belirtelim. İkincisi, bir ürün kalitesiz veya markasız denecekse No-Name ifadesi kullanılmalı.
OEM, Original Equipment Manufacturer, yani "orjinal ürün üreticisi" anlamındadır. Bilgisayar ürünleri kutulu satılır. Bu ürünlere BOX (Kutulu) ürün denir. Toplu halde parça alımı yapan sistem entegratörleri, ürünleri kutulu almazlar. Çünkü kutu, hacmi artırıp sevkiyat masraflarını yükseltir ve sistem entegratörleri için bu kutular manasızdır. Dolayısı ile kutusuz halde alırlar. Genelde yanında ufak bir kitapçık ile verilir ürün. Bu ürünün kutulu versiyonunda hiçbir farkı yoktur. İşte bu kutusuz ürünlere OEM ürün adı verilir. Hiç bir şekilde kalite göstergesi değildir.
Örneğin, CD yazıcılarda OEM ifadfesine çok rastlarız. LG BOX CD-RW ve LG OEM CD-RW gibi. Peki fark nedir? Kalite olarak ürünlerin farkı yoktur. BOX olan versiyonda hoş bir kutu içerisinde ekstra boş CD'ler, kitapçıklar verilirken, OEM versiyondaki ürünü jelatin içinde ve bir CD ile verilir.
Oem multimedya cihaz alırken nelere dikkat edilmeli
Oto Müzik sistemi alırken öncelikle dikkat etmeniz gereken 4*50 çıkışa sahip mümkünse mosfet özellikli teyip almalısınız. (Pıoneer ürünlerinde mevcut) Eğer amfi subbofer'dan oluşan bir set yapmayacaksanız teyibinizin çıkışlarını zorlayacak yüksek watt'lı hoparlör kullanmayınız. Örneğin amfiniz yok ise markalı ürünlerin 400 watt özellikli hoparlörlerini kullanınız, daha yüksek watt'lı hoparlörler hem %100 performans vermeyeceği gibi ilerleyen zamanlarda teyibinizin çıkışlarının yanacağı gibi hoparlörlerinizinde arza yapması kaçınılmaz olur.
Profesyonel bir tesisat günümüz demodesi olan Subbofer + amfi ve bi kaç çift yüksek watt'lı hoparlörden öte daha profesyonel cihazlarla kurulmakta. Midbas component ile araç içinde kısık ve yüksek seste en iyi kalitede dinleme olanağı sağlar, uzun yıllardır bu işi yapıyor olmanın tecrübesine dayanarak bize göre ve birçok profesyonel ses sistemcilerine göre gerçek bir tesisat ve kaliteli bir ses ortamı olmasını istiyorsanız aracınıza midbas component'lerden oluşan bir hoparlör seti + bunların rms değerlerine göre güçlü bir amfi ve güzel bir teyip ile uzun yıllar kullanabileceğiniz ve müzik dinlerken keyif alacağınız bir ortam oluşturabilirsiniz.
Profesyonel tesisatları günümüzdeki en ünlü markalardan dahi oluşturacak olsanız teyip + amfi + midbas + subbofer gibi ürünleri 750 ile 1000 tl arasında maliyet çıkabilir, değerler yükseldikçe fiyatta artmaktadır.
Şişirme watt'lara aldanıp yüksek miktarlarda paralar harcamayın.
Posted via Blogaway
5 Mayıs 2016 Perşembe
İnsiyatif almak...
Toplumlara yön vermek isteyenler kitle psikolojisinden anlamak zorundadır.Liderlik yapmaya meraklı kesimlerin unuttuğu bir gerçek var:Liderlik emir vermekle değil insiyatif almakla olur. Ancak bizim gibi şark toplumlarında biat kültürü hakim olduğu için, kendini lider zannedenler asla bu erdemi gösterecek değildir. Peki ya bu durumda bizi bekleyen nedir? Bir şekilde yüksek öğretimi tamamlayarak belli çevrelerin desteğiyle mevkiler edinenlerin, hayatlarını borçlu olduklarına inandığı bu gibi zihniyet timsallerine adanmış kariyer planlarını hayata geçirirmeleri ve nihayet liyakat sahiplerinin halen haklarının yenilmesidir. Bu ayıp yeryüzünde elan pek az topluma nasip olmuştur.
19 Nisan 2016 Salı
Memleket meseleleri üzerine..
Memleketimiz edep,haya ve kültür yoksunu insanlardan geçilmez oldu.İlim neşredip irfanını artıracağı yerde yedi adım gitmeyecek sokma akıllarla ezberlenmiş kelimeleri ağzından düşürmeyen ayak takımları sözüm ona münevver olmuş,her devrin adamlarının kontrolündeki medya kuruluşlarında ahkam kesiyorlar. Bozuk saatin bile günde 2 defa doğruyu göstereceği gerçeğinden yola çıkacak olursak bu kardeşlerin bunca zırva içinde bir iki doğru kelam etmelerine şaşırmamak gerekiyor. Fakat yapılmak istenen algı operasyonunun altında başkasını aşağılayıp kendi suçunu yok saymak yatıyor. Her hal ve durum için sebepler üretmek, bahane müessesesi kurmak bir yetenek olabilir ancak onursuzluk üzerine kurulu bir müessesenin felsefesini yapıyor olmak "insan" ı rahatsız eder. Demek ki insanlıkla ilgili derin bir eğitime almak gerekiyor milletimizi zira bu bir kaç kuşağın torunlarından edep,ahlak,etik gibi değerleri öğrenmek mümkün olmayacak. Her fırsatta lider arayan buluncada iliklerine kadar nemalanmaya çalışan aşağılık yaratıklarla, nepotizmi doruklarda yaşamak isteyen liyakat yoksunlarıyla aynı oksijeni tüketiyor olmaya devam edeceğiz...
14 Nisan 2016 Perşembe
DİSK..!
Disk nedir biliyorsunuz..
Bilgi depolamaya yarayan manyetik aletler..
Bugün bilgisayarlardan cep telefonlarına, televizyonlardan fotoğraf makinelerine kadar günlük yaşamda kullandığımız küçük veri depoları..
Sabit olana hard disk diyoruz..
Taşınabilir olana harici disk,
Parmak kadar olana da flash disk..
Bir başka deyimle bellek..
İnsanoğlu bilgisayar diskini 66 yıl önce bugün bulmuş..
Bu buluş teknolojide bir devrim olmuş..
Bugün yazıdan resme, videodan grafiklere, müzikten istatistiklere istediğimiz her şeyi bu küçücük disklere yükleyebiliyoruz..
Artık hepimizin kendimize özel digital arşivleri var..
Peki insanoğlu diski gerçekten 1950 yılında mı icat etti?..
Yıl 1900 idi..
Elias Stadiatos adlı bir Yunan süngerci, Antikythera adasının yakınlarında, eski çağlardan kalma bir batığa daldı..
Bu MÖ 87 yılında batmış bir yük gemisiydi.
Geminin taşıdığı yükler arasında, mücevherler, çömlekler, mobilyalar, bronz eşyalar ve amforalar dolusu şarap vardı.
Ama bir şey var ki, o çok ilginçti..
Bir tahta kutu içinde iç içe geçmiş metal çarklardan oluşan bir düzenek..
Yıllarca araştırıldı..
Modelleri yapıldı..
Sonunda bilim insanları ortak bir kanıda birleşti..
“Antikythera Düzeneği” denen bu makine 3500 yıllık analog bir bilgisayardı..
Güneş’in yanı sıra Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn’ün hareketlerini gösteriyordu..
Tıpkı, elektronik hesap makineleri icad edilmeden önce hesaplamada kullanılan “facit” adlı mekanik hesap makineleri gibi..
3 Haziran öğleden sonra.. Yıl 1908...
İtalyan arkeolog Luigi Pernier Yunanistan’ın Girit Adası’ndaki Phaistos sarayın kalıntıları arasından bir kilden yapılmış disk buldu.
Diskin iki yüzeyindeki bilinmeyen dilde hiyeroglif yazılar vardı..
Üstelik bunlar el ile yazılmamış, pres benzeri bir teknikle düzeye basılmıştı..
100 yıldan fazla yüzlerce arkeolog, tarihçi, dil bilimci diski inceledi..
Ùzerinde ne yazdığı, neye yaradığı hala bilinmiyor.
Literatüre adı “Phaistos Diski” diye geçti..
Tarih 1938 idi..
Çinli arkeolog Pu Tei, Çin ile Tibet sınırındaki Bayan-Kara-Ula dağlarında bir mağarada 716 adet taştan disk buldu..
Hepsi milimetrik olarak aynı incelikte, aynı genişlikteydi..
Hepsinin ortası delikti.
Bugün kullandığımız bilgisayar disketlerine benziyorlardı..
Karbon testinde taş disketlerin 12.000 yıl öncesine ait olduğu anlaşıldı..
İşin garibi tüm disketlerin üzerinde ancak mikroskopla görülebilen işaretler ve hiyeroglif yazılar vardı..
Ne yazdıklarını çözmek tam 24 yıl sürdü..
Araştırma yapan ekip neler yazdığını raporla Akademiye sundu..
Ancak Pekin Tarih Öncesi Akademisi sürpriz bir kararla taşlarda neler yazıldığına ilişkin bilgileri gizledi..
Yıllar sonra Prof.Tsum Um Nui’nin başkanlığında akademisyenlerden kurulu bir araştırma komisyonu da taş disketler üzerine kapsamlı bir araştırma yaptı..
Komisyon 1963 yılında ayrıntılı bir raporu yazdı..
Ancak bu rapor da hemen arşive kaldırıldı..
Yıl 1967 idi..
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin saygın bilim dergilerinden Sputnik, felsefe öğretmeni ve SSCB Bilim Akademisi Edebiyat Enstitüsü asistanı Vjatschevlas Zaitsev’in bir araştırmasını yayımladı..
Araştırma Çin’de bulunan taş disketlerle ilgiliydi..
Prof. Nui’nin raporunu izleyen araştırma, yuvarlak taşların binlerce yıl önce uçan gemilerle uzaydan gelen yaratıklarla ilgili bilgiler verdiğini anlatıyordu..
Arkeologlar mağarada taş disketlerin yanında bir çok insan iskeleti de bulmuştu.
İskeletler koca kafalı ve ortalama 1 metre 30 santim boyundaydı..
Bunlar kendilerine Dropas diyen insanlardı..
Disketleri saklayanlardı..
O nedenle bu taştan disketlere bugün arkeolojide ” Dropas Taşları” denmekte..
12 bin yıllık disketlerde tam olarak neler yazdığı hala bir sır perdesi.
İnsanoğlu tarih boyu geçmişini öğrenmeye çalışıyor..
Arkeoloji, jeoloji, astronomi, fosil bilimi, teknoloji dev adımlarla ilerliyor..
Erişilen milyonlarca bilgi var..
Bazılarının gizemi henüz çõzülmedi..
Bazıları çözüldü ama insanoğlu henüz hazır olmadığı için açıklanmıyor..
Dünyayı yönetenler bu bilgileri en iyi şekilde kullanıyor..
Çünkü bilgi çağındayız..
Bilgiyi elinde tutan hayatı da elinde tutuyor..
..Ve bizim diyanet işleri fetva veriyor..
“Mecbur değilsen kaşını, bıyığını, tüylerini aldırmak günahtır.
Ama psikolojini bozacak kadar kötüyse aldırabilirsin”
Aman psikolojinizi bozmayın..
BU ŞURUPLARA DİKKAT..!
8 Nisan 2016 Cuma
Tiroid kanseri nedir? Belirtileri nelerdir?
Tiroid kanserleri tüm kanser vakalarının yüzde 1'den azını oluşturmaktadır. Çocuklarda nadir görülmekle birlikte, yirmili yaşlardan sonra görülen kanserler içinde ilk 5 sırada yer almaktadır. Her yıl 1000 kişiden birinde tiroid nodülü oluşmaktayken, 50.000 kişiden birinde tiroid kanseri oluşmaktadır.
Tiroid nodülleri kadınlarda erkeklerden daha sıktır, ancak erkeklerde görülen nodüllerde kanser görülme sıklığı kadınlardan daha fazladır. Toplumda görülme sıklığı yüzde 4,2 olan tiroid kanserlerinin oluşma riski hayat boyunca kadınlarda yaklaşık yüzde 0,7, erkeklerde ise yüzde 0.25'tir.
Tiroid bezi kanseri genellikle belirti vermez. Guatr nedeniyle takip edilen hastalarda veya tesadüfen başka bir hastalık için yapılan tetkiklerde ortaya çıkabilir. Nadiren boyunda kitle, ses kısıklığı, yutkunma güçlüğü; çok nadiren de kemik kırıkları veya hipertiroidi (zehirli guatr) ile ortaya çıkabilir. Medüller kanserli hastaların yüzde 30'unda yüzde kızarma, ishal ve yorgunluk olabilir.
Kişide tiroid nodülü olup olmadığını saptamak için günümüzde kullanılan en etkili yöntem tiroid ultrasonografisidir. Daha eskiden kullanılan tiroid sintigrafisi yöntemi, günümüzde nodül tespitinde değil, daha çok aktivitenin belirlenmesinde kullanılmaktadır.
Son yıllarda tiroid hastalıklarında tanısal yöntemlerin ilerlemesi, teknik imkanların gelişmesi nedeni ile bir çok vakada tiroid ultrasonografi ve ince iğne aspirasyon biopsi yapılabilmektedir. Bu nedenle başlangıç halindeki tiroid kanserlerinin dahi teşhis edilme olanağı günümüzde çok yüksektir. Ancak şunu da belirtmekte fayda var ki, otopsi çalışmalarında yüzde 50 oranında tiroid nodülü saptanmaktadır. Yani halen toplumda ultrasonla bile tespit edilemeyen tiroid nodülleri mevcuttur.
Tiroid bezinde nodül saptandıktan sonra eğer kuşku varsa, nodülden yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisi ile tiroid nodüllerinin kötü huylu olup olmadığı ortaya konur. İnce iğne aspirasyonu, iyi ellerde düşük riskli, hızlı sonuç veren ve kolay uygulanan bir yöntemdir. Biyopsi sonucu iyi huylu gelirse ve hastanın başka bir yakınması yok ise tiroid nodülleri takip edilebilir. Biyopsi sonucu kuşkulu veya kötü huylu gelirse, tedavi aşamasına geçilir.
Tiroid kanseri nasıl belirlenir?
Ultrasonografinin rutin uygulamaya girmesi ile artan tiroid nodülü tespit etme oranına paralel olarak bu nodüllere tanısal yaklaşım oranı da artmıştır. İnce iğne aspirasyon biopsisi ile daha çok tiroid kanseri teşhis edilebilir hale gelmiştir. Yapılan çalışmalarda, yetişkinlerde bu şekilde tesadüfen tespit edilebilecek tiroid kanser sıklığı yüzde 6 gibi yüksek oranlara çıkmaktadır.
Tiroid kanserlerinin sıklığının artmış gibi görülmesinin önemli bir başka sebebi ise, iyi huylu tiroid hastalıkları nedeni ile ameliyat edilen vakaların patolojik incelemelerinde ayrıntılı ince kesitli inceleme yapılmasıdır. Bu şekilde tiroid kanseri yakalama olasılığı yüzde 5'ten yüzde 13'e çıkmaktadır.
Tiroid kanseri nedir? Belirtileri nelerdir?
Tüm kanser türleri arasında en az görülenlerinden biri olan tiroid kanserleri aynı zamanda tedaviye en olumlu cevabı gösteren kanser türüdür. Tiroid kanseri, over kanserinden sonra en sık görülen endokrin kanseridir.

Tiroid kanserleri tüm kanser vakalarının yüzde 1'den azını oluşturmaktadır. Çocuklarda nadir görülmekle birlikte, yirmili yaşlardan sonra görülen kanserler içinde ilk 5 sırada yer almaktadır. Her yıl 1000 kişiden birinde tiroid nodülü oluşmaktayken, 50.000 kişiden birinde tiroid kanseri oluşmaktadır.
Tiroid nodülleri kadınlarda erkeklerden daha sıktır, ancak erkeklerde görülen nodüllerde kanser görülme sıklığı kadınlardan daha fazladır. Toplumda görülme sıklığı yüzde 4,2 olan tiroid kanserlerinin oluşma riski hayat boyunca kadınlarda yaklaşık yüzde 0,7, erkeklerde ise yüzde 0.25'tir.

Tiroid bezi kanseri genellikle belirti vermez. Guatr nedeniyle takip edilen hastalarda veya tesadüfen başka bir hastalık için yapılan tetkiklerde ortaya çıkabilir. Nadiren boyunda kitle, ses kısıklığı, yutkunma güçlüğü; çok nadiren de kemik kırıkları veya hipertiroidi (zehirli guatr) ile ortaya çıkabilir. Medüller kanserli hastaların yüzde 30'unda yüzde kızarma, ishal ve yorgunluk olabilir.
Kişide tiroid nodülü olup olmadığını saptamak için günümüzde kullanılan en etkili yöntem tiroid ultrasonografisidir. Daha eskiden kullanılan tiroid sintigrafisi yöntemi, günümüzde nodül tespitinde değil, daha çok aktivitenin belirlenmesinde kullanılmaktadır.

Son yıllarda tiroid hastalıklarında tanısal yöntemlerin ilerlemesi, teknik imkanların gelişmesi nedeni ile bir çok vakada tiroid ultrasonografi ve ince iğne aspirasyon biopsi yapılabilmektedir. Bu nedenle başlangıç halindeki tiroid kanserlerinin dahi teşhis edilme olanağı günümüzde çok yüksektir. Ancak şunu da belirtmekte fayda var ki, otopsi çalışmalarında yüzde 50 oranında tiroid nodülü saptanmaktadır. Yani halen toplumda ultrasonla bile tespit edilemeyen tiroid nodülleri mevcuttur.
Tiroid bezinde nodül saptandıktan sonra eğer kuşku varsa, nodülden yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisi ile tiroid nodüllerinin kötü huylu olup olmadığı ortaya konur. İnce iğne aspirasyonu, iyi ellerde düşük riskli, hızlı sonuç veren ve kolay uygulanan bir yöntemdir. Biyopsi sonucu iyi huylu gelirse ve hastanın başka bir yakınması yok ise tiroid nodülleri takip edilebilir. Biyopsi sonucu kuşkulu veya kötü huylu gelirse, tedavi aşamasına geçilir.
Tiroid kanseri nasıl belirlenir?

Ultrasonografinin rutin uygulamaya girmesi ile artan tiroid nodülü tespit etme oranına paralel olarak bu nodüllere tanısal yaklaşım oranı da artmıştır. İnce iğne aspirasyon biopsisi ile daha çok tiroid kanseri teşhis edilebilir hale gelmiştir. Yapılan çalışmalarda, yetişkinlerde bu şekilde tesadüfen tespit edilebilecek tiroid kanser sıklığı yüzde 6 gibi yüksek oranlara çıkmaktadır.
Tiroid kanserlerinin sıklığının artmış gibi görülmesinin önemli bir başka sebebi ise, iyi huylu tiroid hastalıkları nedeni ile ameliyat edilen vakaların patolojik incelemelerinde ayrıntılı ince kesitli inceleme yapılmasıdır. Bu şekilde tiroid kanseri yakalama olasılığı yüzde 5'ten yüzde 13'e çıkmaktadır.
Tiroid kanserine neden olan etmenler nelerdir?

Baş ve boyun bölgesinin radyasyona maruz kalması tiroid kanseri sıklığını artırır. Çocukluğunda 200–700 rad civarında radyasyon almış kişilerde 20–25 yıl sonra tiroid kanser sıklığının arttığı saptanmıştır. Bir araştırmada 500 rad civarında radyasyon alan şahıslarda tiroid kanser sıklığının yüzde 2 civarında olduğu ortaya konmuştur. Rusya'daki Çernobil nükleer santrali kazasından sonra o bölgede yaşayan kişilerde tiroid kanserinde büyük artış olmuştur. Yıllar önce akne, kafa derisinin problemleri, boyunda tüberküloz, kafa derisinin mantar enfeksiyonları, yüzün kan damarı tümörleri, büyümüş timus, tonsillit, boğaz ağrısı, kronik öksürük ve fazla saçlar gibi nedenlerle radyasyon uygulanmış olan vakalarda tiroid kanseri yüzde 30 daha sık görülmektedir. Bu tip tedaviler günümüzde artık uygulanmamaktadır.
Ek olarak baş ve boyun bölgesinde kanser saptanıp bu alana radyasyon uygulanan hastalarda tiroid nodülü ve kanseri görülme olasılığı da artmaktadır. Eğer geçmişte bu tip bir tedavi size uygulanmış ise bu durumda mutlaka doktorunuza başvurmalı ve tiroid bezinin incelenmesini istemelisiniz.
Tiroid kanseri tedavi yöntemleri nelerdir?
Tiroid kanseri tedavisinin en etkili yöntemi cerrahidir. Bazı merkezlerde tiroid kanserinde tiroid bezinin sadece bir kısmının çıkarılmasının yeterli olabileceği düşünülse de, en güvenilir yöntem tiroid bezinin tamamen çıkartılmasıdır
Kaynak:www.cnnturk.com
Vizesiz seyahat edebileceğiniz 7 ülke
Uluslararası seyahat arama motoru Skyscanner, dünya çapında seyahat trendlerinin nabzını tutan Seyahat Alışkanlıkları Raporu’nu yayımladı. Rapora göre, Türkler sıra dışı tatil deneyimleri sunan ve vize gerekliliği olmayan ülkeleri tercih etmeye başladı.
Türkiye’deki kullanıcıların 2015 yılında yaptığı uçak bileti aramalarının incelenerek yorumlandığı 2015 Seyahat Alışkanlıkları Raporu‘nda, geçtiğimiz yıla kıyasla en çok tercih edilen ülkeler, en çok seyahat edilen dönemler ve seyahat zamanlamalarına dair önemli bilgiler yer alıyor.
Rapor, 2015 yılında Türklerin rotayı vize istemeyen, kapıda vize alınarak ya da e-vize yoluyla gidilebilen ülkelere çevirdiğini gösteriyor. Skyscanner 2015 Seyahat Alışkanlıkları Raporu’na göre; Türkiye’deki kullanıcıların ilgisinin 2015’te en çok arttığı, seyahatin yeni yedi harikası şöyle sıralanıyor:
1-Honduras
Skyscanner 2015 Seyahat Alışkanlıkları Raporu, Türklerin sadece vizesiz ülkeleri değil aynı zamanda egzotik ve uzak destinasyonları da tercih ettiğine işaret ediyor. Honduras’ın, Türkiye’den yapılan uçak bileti aramalarında, geçen seneye kıyasla, ülke bazında %328’lik artış göstermesi bu sonucu destekliyor. Karayip Denizi kıyısında bulunan ülkenin batısında Guatemala, güneybatısında ise El Saldavor bulunuyor. Genelde tropikal ve ılıman iklimin hakim olduğu Honduras, egzotik kültürü ve ünlü doğa turları ile Türk seyahatseverlerin ilgisini çekmişe benziyor. En az 6 geçerli pasaportu bulunan seyahatseverler, ülkeye vizesiz giriş yaparak 90 güne kadar kalabilirler.
Uygun fiyata bilet satın almak isteyen seyahatseverler ise Skyscanner’ın Fiyat Alarmı özelliği ile seyahat etmek istediği destinasyon ve tarih için fiyat alarmı kurarak, takip ettikleri uçak biletinin fiyat değişikliklerinden anında haberdar olabiliyorlar.
Honduras bileti ne kadar?
Honduras’a gidiş dönüş biletleri aktarmalı olarak ortalama 2300 TL.
2-Farklı kültürlerin kesişme noktası: Bolivya
Güney Amerika’da yer alan Bolivya’ya, Türkiye’den yapılan uçak bileti aramaları geçen yıla oranla %228’lik bir artış gösteriyor. En çok artış kaydeden ülkeler sıralamasında ikinci sırada yer alan ve Brezilya, Arjantin ve Paraguay ile komşu olan Bolivya, renkli sokaklarda gezmeyi, farklı bir kültürü deneyimlemeyi tercih eden Türk seyahatseverlere hitap ediyor. En az 6 geçerli pasaportu bulunan seyahatseverler ülkeye vizesiz giriş yaparak 90 güne kadar kalabilirler.
Bolivya bileti ne kadar?
Bolivya'ya gidiş dönüş biletleri aktarmalı olarak ortalama 4350 TL.
3-Karadağ
Balkan kültürünü deneyimlemek için mükemmel destinasyonlardan biri olan Karadağ, Türkiye’den yapılan uçak bileti aramalarında, geçen seneye kıyasla, ülke bazında %57’lik bir artış ile 2015’in en çok tercih edilen ülkeleri arasında yerini alıyor. Yüksek dağlarındaki milli parkları, deniz kıyısında konumlanan tarihi kentleri ile Karadağ, Türk seyahatseverlerden vize istemiyor.Karadağ'a gidiş dönüş biletleri aktarmasız olarak ortalama 620 TL.
4-Ukrayna
Skyscanner 2015 Seyahat Alışkanlıkları Raporu’na göre; Türkiye’den yapılan uçak bileti aramalarında Ukrayna, geçen seneye kıyasla, ülke bazında %56’lık bir artış ile en çok tercih edilen ülkeler listesinde dördüncü sırada yer alıyor. Türk seyahatseverler doğası, tarihi, mimarisi, denizi ve eğlence hayatıyla her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan Ukrayna’ya, 60 güne kadar olan ziyaretlerini vizesiz olarak yapabiliyor.Ukrayna'ya gidiş dönüş biletleri aktarmasız olarak ortalama 630 TL.
5-Kuveyt
Arabistan Yarımadası'nın kuzeydoğusunda ve Basra Körfezi’nin kıyısında yer alan Kuveyt, Türkiye’den yapılan aramalarda, geçen seneye kıyasla %55’lik bir artış yaşıyor. Orta Doğu’nun en güçlü ekonomilerinden birine sahip olan Kuveyt’in başkenti Kuveyt ekonomi, siyaset ve kültür merkezi olarak konumlanıyor.
Diplomatik, hizmet ve resmi pasaport sahibi Türk vatandaşları, 90 güne kadar olan seyahatleri için vize almadan ülkeye giriş yapabilirken, umuma mahsus pasaport sahipleri, 3 aya kadar olan seyahatleri için havaalanından vize alabiliyor.
Kuveyt bileti ne kadar?
Kuveyt'e gidiş dönüş biletleri aktarmasız olarak ortalama 605 TL.
6-Türklerin yeni gözdesi: Sri Lanka
Skyscanner 2015 Seyahat Alışkanlıkları Raporu’na göre; Güney Asya'da, Hindistan'ın güneyinde ve Hint Okyanusu'nda yer alan bir ada ülkesi olan Sri Lanka, Türkiye’den yapılan uçak bileti aramalarında, geçen seneye kıyasla, ülke bazında %41’lik bir artış ile altıncı sırada yer alıyor. Tropikal ormanları, baharat bahçeleri ve pirinç tarlaları ile dikkat çeken Sri Lanka, binlerce yıllık zengin Budist tapınakları ile de Türk seyahatseverlerin gözdelerinden biri haline geliyor.
Umuma Mahsus Pasaport sahibi Türkler, 30 güne kadar turistik amaçlı seyahatlerinde vizelerini, www.eta.gov.lk internet adresinden veya ülkenin sınır kapılarından alabiliyorlar.
Sri Lanka'ya gidiş dönüş biletleri aktarmasız olarak ortalama 1510 TL.
7-Seyahatin 7 harikasından biri de Kamboçya!
Güneydoğu Asya'da, Çinhindi Yarımadası’nın güneybatı kısmında yer alan Kamboçya, Türkiye’den yapılan uçak bileti aramalarında, geçen seneye kıyasla, ülke bazında %4o’lık bir artış ile listede yedinci ve son sırada bulunuyor. Bin yıllık Angkor tapınağı, yeşil doğası, şirin kasabaları ve muhteşem günbatımı manzarası ile Kamboçya, Türklerin en çok tercih ettiği seyahat destinasyonları arasında yerini alıyor.
Umuma Mahsus Pasaport sahipleri, 30 güne kadar sürecek olan turistik amaçlı seyahatleri için Kamboçya’nın ülkemizdeki Fahri Konsolosluğu’nun yanı sıra sınır kapılarında da vize alabiliyor.
Kamboçya'ya gidiş dönüş biletleri aktarmasız olarak ortalama 2350 TL.
Kaynak:www.cnnturk.com
5 Nisan 2016 Salı
Metabolizmayı güçlendirmenin 5 yolu
Bazı hormonlar size aç olduğunuzu söyler, bazıları doyduğunuzu
Klasik sözlüklerde metabolizma, bedenimizdeki tüm kimyasal reaksiyonların toplamı olarak tanımlanır. Bütünleşik tıp ise metabolizmayı şu şekilde tanımlar; Metabolizma beslenme, duygular, düşünceler, inançlar ve deneyimlerin bedendeki kimyasal reaksiyonudur. Metabolizmanız sizin kimyasalınız yani hormonlarınızdır.
Sağlıklı beslenme
Yemek yediğinizde hormonlar
bedeninize bu besinle ne yapacağını söyler; depolasın mı yoksa yakıt olarak mı kullansın. Siz egzersiz yaptığınızda hormonlar bedeninize nasıl hareket edeceğini ve enerji depolarını nasıl harcayacağını söyler. Bedeninizin bazı bölümlerini devre dışı bırakırken bazı yerleri de nasıl aktif edeceğini de söyler. Hormonlar kilo vereceğin ya da alacağına ilişkin neredeyse her aşamayı kontrol eder. Ve bunu da hormonlarla yapar ve düzenler.
Metabolizma bir orkestraya benzetilebilir. Hormonlardan biri tonu şaşırırsa ya da ton dışında hareket ederse bedeniniz olması gerektiği gibi ya da beklendiği gibi çalışamaz. Biri şaşırırsa hepsi onu takip eder.
Ne kadar sağlıklı beslenirsek beslenelim bir gün enerjimizi düşük ve kendimizi bitkin hissederken bir sonraki gün zinde ve enerji dolu hissedebiliyoruz. Bazen aniden gelen mutlu bir haberin metabolizmamızı nasıl olumlu etkilendiğine ve harekete geçirdiğine tanık olmuşsunuzdur.
Metabolizmamızı güçlendirmenin en etkili yolu hormonlarımızı aktive etmektir. Hormonları aktive ederken metabolizmamızı güçlendirir ve bu çalışmaları yaşamımıza dahil ederek yaşam kalitemizi arttırabiliriz.
Rafine ve işlenmiş yiyeceklerin içindeki katkı maddeleri tüm hormon dengemizi bozar. Bu tür yapay maddeler insülin fazla salgılamamıza neden olup tiroid hormonumuzu negatif şekilde etkiler. Doğal ve organik ürünlerle beslendiğimizde hormonlarımızda dengeli çalışmaya başlar.
Egzersiz çalışmaları
En azından 30 dakikalık doğa yürüyüşünün bile kortizol hormonunuzu baskılarken gün içindeki stresinizi kontrol altında tutmanıza fayda sağlayacaktır. Egzersiz sırasında salgılana endorfin hormonu kendimizi daha zinde ve mutlu hissetmemize yardımcı olacaktır.
Uyku kalitesi
6-8 saat arası sessiz ve karanlık ortamda uyku uyuduğumuzda gençlik hormonu melatonin çalışmaya başlar. Aynı zamanda yağ yakma hormonu olarak da bilinen Leptin hormonu yine uyku sırasında devreye giren bir hormondur.
Dinginlik çalışmaları
Kendi içimize döneceğimiz nefes egzersizleri, meditasyon çalışmaları, dua ritüelleri dopamin ve serotonin seviyemizi yükseltir, kortizol hormonunu ise düşürür.
Yemek yediğimiz ortamın enerjisi
Farkındalıkla yemek yememiz, yani yemek yediğiniz ortamların sakin, pozitif olması yediğiniz besin kadar önemlidir. Yediğimiz yemeğin tadına ve sonrası bize hissettirdiği duyguları anlamaya çalışmak şifa enerjimize katkıda bulanacaktır.
Unutmayın ki yemek yediğiniz sırada bilinçaltınız ve tüm sensörler dışsal etkilere açıktır.
Kaynak:www.cnnturk.com.tr
2 Nisan 2016 Cumartesi
Apple iPhone SE'nin batarya kapasitesi belli oldu
Apple son yıllarda yeni cihazlarının lansmanında mAh cinsinden batarya kapasiteleri söylemek yerine saat cinsinden bilgiler veriyor. Dolayısıyla cihazlar satışa çıkana kadar pil kapasiteleri belli olmuyor. Ancak iPhone SE üzerindeki bataryanın kapasitesi artık belli.
Ülkemizde 8 Nisan tarihinde 1999 TL’den başlayan fiyatlarla satışa çıkacak olan iPhone SE yurtdışında tüketicilerle buluştu. Cihaz söküldü ve pili ortaya çıktı. Böylelikle batarya kapasitesini öğrenmiş olduk.
Tanıtılırken sürekli olarak iPhone 5s ile karşılaştırılan iPhone SE modelinin pil ömrünün iPhone 5s’ten iyi olacağı vurgulanmıştı. Rakamlar şimdi bu iddiayı doğruluyor.
iPhone 5s modelinde 1560 mAh kapasiteli bir batarya kullanılırken, iPhone SE batarya kapasitesi ise 1624 mAh olarak karşımıza çıktı. Bir kıyaslama yapabilmek adına iPhone 6s modelinde 1715 mAh batarya olduğunu hatırlatalım.
Performans konusunda AnTuTu testine göre iPhone 6s modelini geçen iPhone SE, pil ömründe de hem iPhone 6s hem de iPhone 5s’i geride bıraktı. Saat cinsinden karşılaştırmaları yukarıda görebilirsiniz.
Ses ve video oynatma, Wi-Fi, LTE ve 3G üzerinden internet deneyimi, 3G üzerinden konuşma gibi konularda yaklaşık olarak %25 daha iyi bir pil ömrü sunulduğunu görüyoruz.
Kaynak:www.cnnturk.com
1 Nisan 2016 Cuma
Voice over LTE(VoLTE)
VoLTE İLE KUSURSUZ İLETİŞİM
4B uydusunun hizmete girmesi ve 4,5 G teknolojisi sayesinde cep telefonlarında “Voice over LTE” (VoLTE) teknolojisi kullanılmaya başlayacak. VoLTE nedir diye soracak olanlara kısaca 4g internet protokolünü kullanarak ses video ve veri transferi yapmak diyebilirsiniz.
Peki Voice over LTE (VoLTE) ile hayatımızda neler değişecek ?
Birini ararken aynı zamanda neden aradığınızı sms olarak gönderebileceksiniz ; Örneğin geç saatlerde telefona bakmadığını bildiğiniz bir arkadaşınız sabaha karşı arıyorsunuz , gerekçenizi aynı anda yazarsanız sizin için zaman ayırabilir.
Videolu arama – görüntülü konuşma esnasında ekranda karşılıklı çizimler ve tarifler yapabilirsiniz. Bu adres tarifi olabilir bir nesnenin özellikleri olabilir ya da onu sevdiğinizi göstermek için kalp çizmiş olabilirsiniz.
Videolu görüşmeler HD kalitesinde olacak . Şu an kullanılan görüntülü konuşmalara dikkat ettiyseniz kendi görüntünüz net karşı tarafın görüntüsü bulanıktır. Bu teknoloji ile karşı tarafa sizin , size karşı tarafın görüntüsü HD formatta iletilecek
Mp4 formatında 4 hatta 5 kanal ses transferi . Aslında bunu denemiş olmalısınız . Whatsapp üzerinden telefon görüşmesi yaptıysanız ses kalitesini de fark etmişsinizdir. Bu teknoloji ile telefon görüşmeleri de bu kalitede olacak.
Çağrı merkezlerinde sesli tanıma sistem horseleri yaygınlaşacak . Şu anda annenizin kızlık soyadına kadar inen güvenlik soruları kalkacak ve sesli tanıma sistemleri tam olarak oturacak . Hazırda kullanılan sesli tanıma sistemleri de var ama şu anda yok kadar az. Bu teknoloji ile daha yoğun kullanılabilecek
Daha net ses ile iletişim oranı %90 lara çıkacak . Şu anda telefonda görüşme yaparken %30 gerçeklik %90 a kadar çıkacak
Adres paylaşma devri başlayacak , daha önce google maps ın da dile getirdiği adres paylaş özelliği ile bir yandan telefonla görüşürken bir yandan harita üzerinde adres paylaşımı yapabileceksiniz.
4.5G ye nasıl geçilir?
4.5G dönemi bu sabah itibariyle resmen başladı. SIM kartı uyumlu olan kullanıcıların hemen hepsi artık 3G yerine 4.5G ile internete 10 kat daha hızlı bir şekilde bağlanabilecek. Peki 4.5G kullanmak için telefonlarda hangi ayarı yapmak gerekiyor? Ek bir ücret ödenecek mi? SIM kart değiştirmek şart mı? Hangi telefonlar 4.5G'yi destekliyor? 4.5G kullananlar kabarık faturalarla karşılaşacak mı? Telefon şarjı daha kısa sürede mi bitecek? 4.5G kullanmayan veya SIM kart değiştirmeyen için ne değişecek? İşte 4.5G hakkında merak edilen her şey...
Akıllı telefon ve tablet gibi akıllı cihazlardaki internet, şu anda kullandığımız 3G’ye göre en az 10 kat hızlanacak. Evlerdeki kullandığımız sabit internet hızı bile 4.5G ile yavaş kalacak. Yani kat kat hızlı internet bağlantısı ceplerimizde taşıdığımız akıllı telefonlara gelecek. Yepyeni bir deneyimin kapılarını açacak 4.5G ile beraber akıllarda da birçok soru işareti var. Daha fazla fatura ödenecek mi, hangi akıllı telefon ne kadar hızlı bağlanacak, SIM kart da arayarak gerekli mi, hangi ayarların yapılması gerekiyor ve bunun gibi birçok soru cevap bekliyor. Biz de abonelerin merak ettiği tüm konular için bir soru-cevap rehberi hazırladık.
15 SORUDA 4.5G
4.5'G'YE NASIL GEÇERİM?
- 4.5G teknolojisini kullanmak için olmazsa olmazların başında SIM kartlar geliyor. Bir süreden beri iletişim operatörleri 4.5G uyumlu SIM kartları ücretsiz olarak değiştiriyor ve hatta ücretsiz internet paketi bile hediye ediyordu. Hâlâ SIM kartını 4.5G uyumlu olanla değiştirmediyseniz, bugün son gün. İletişim operatörlerinin mağazalarına giderek SIM kartınızı ücretsiz olarak değiştirebilir ve ücretsiz internet paketini alabilirsiniz. SIM kartınızın uyumlu olup olmadığını bilmiyorsanız, abonesi olduğunuz operatörün internet sitesine giderek sorgulama yaptırabilirsiniz.
* Hangi telefonla 4.5G’li olabilirim? Hangisi daha hızlı bağlanır?
- Yeni teknolojiye bağlanmak için en önemli kriterlerden biri 4.5G desteği. Ancak her 4.5G destekleyen akıllı telefon aynı hızda mobil internete bağlanmıyor. Kategorilere göre sınıflandırılan cihazlar, buna göre 4.5G’den faydalanabiliyor. Akıllı telefonların teknik özellikleri listesinde ‘CAT’ olarak belirtilen kategoriler, akıllı telefonların 4.5G’ye bağlanma hızını belirleyecek. Bu kategorilerde ‘CAT 4’ 150 mbps, ‘CAT 6’ 200 mbps ve ‘CAT 9’ 450 mbps indirme hızı ile mobil şebekeye bağlanabilecek. Satın aldığınız akıllı telefon özelliklerine bakarak ne kadar hıza ulaşabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Öte yandan 4.5G şebekesinin yoğunluğu ve uzaklığına göre hız değerleri değişecek.
4.5G için Hangi ayarları yapmam gerekiyor?
- 4.5G’ye bağlanmak için akıllı telefon ve SIM kartınız tamamsa, yapmanız gereken bir ayar olabilir. Bu ayar ise şebeke seçimi. Şu anda kullandığınız akıllı telefonlar 3G şebekesine bağlanmak üzere otomatik olarak ayarlanmış durumda. Bu geceden itibaren 4.5G’ye bağlanmak için cihazınızın şebeke ayarlarını LTE veya 4G seçeneklerine göre ayarlamanız gerekiyor. iPhone modelerinde sırasıyla ayarlar, hücresel veri seçenekleri, ses ve veri menüsüne gelin. Buradan LTE seçeneğine basarak ayarlarınızı tamamlayın. Android işletim sistemli cihazlarda ise ayaları açtıktan sonra diğer ağlar seçeneğine gelerek mobil ağlar menüsünden 4G seçeneğini işaretleyin.
4.5G için İnternet paketim yeterli mi?
-ŞU anda kullandığımız 3G teknolojisine göre en az 10 kat daha fazla internet hızı elde edeceğiz. Örneğin, daha önce 60 saniyede yüklenen bir içeriği 6 saniyede yükleyeceğiz. Yani internette daha fazla vakit geçirebileceğiz. Bu da aynı zaman aralığında daha fazla veri tüketmek anlamına geliyor. 3G teknolojisinde 4 GB’lık internet paketi yeten bir aboneye yeni dönemde 8 GB veya daha üstü internet paketler yetmemeye başlayacak. Bu yüzden hızlı davranıp mobil internet kotanızı yükseltmekte fayda olacaktır.
4.5G Faturama ödediğim ücreti artıracak mı?
- Aboneler arasında en çok konuşulan konuların başında faturaların artıp artmayacağı geliyor. 4.5G’nin hızı ile internetteki içeriklere daha kolay ulaşılabilecek ve şu ana göre kısa zamanda daha fazla içerik tüketilecek. Bu yüzden de kullanılan veri trafiğinde artış olacak. Başka bir deyişle satın alınan mobil internet paketleri arttırılacak. Bu da faturaların artması anlamına geliyor. Ancak mobil iletişim operatörleri hazırladıkları kampanyalarla birim başına düşen fiyatları düşürerek kullanıcıların yüksek faturalarla karşılaşmasını engellemeyi hedefliyor.
4.5G Aramalarım yavaşlayacak mı?
-MOBİL iletişim sektöründe en çok tartışılan konulardan başında arama süreleri geliyor. İnternet hızımız artsa da arama süremiz 4.5G’nin ilk dönemlerinde yavaşlayacak. Saha mühendislerinden aldığımız bilgilere göre aramak istediğiniz kişiye bağlanma süresi en az 2-3 saniye artacak. Yani karşı tarafın sesini daha geç duyacağız. Bunun sebebi de teknoloji farkı. 4.5G şebekesine bağlı olan bir akıllı telefon 3G şebekesine bağlanmaya çalıştığında kendini otomatik olarak 3G şebekesine düşürecek. Eğer karşı taraf 2G ise bu bir 2-3 saniyenin daha eklenmesi anlamına geliyor. Böylelikle şu anda ortalama 6 saniye olan bağlanma süresi 10 saniyeye kadar çıkabilecek. Bu sorun 4.5G’li abone sayısı ile azalacak. Asıl çözüm ise uçtan uca IP şebekesi olan ‘VoLTE’ ile çözülecek.
4.5G ile Şarjım daha kısa mı gidecek?
- AKILLI telefonlarla beraber şarj sorunu daha çok arttı. Ancak 4.5G ile şarj sorunu daha da büyüyecek. En fazla saniyede 375 megabytelık bir veri transferi söz konusu olunca, akıllı telefonların işlemcileri başta olmak üzere diğer donanım parçaları daha fazla güç harcayacak. Bu da şarj ömrünü olumsuz olarak etkileyecek. Akıllı telefonumdaki internetin hızıyla çok sık işim olmuyor, şarjım daha uzun gitsin diyorsanız cihazınızın ayarlar bölümüne girerek ağ seçeneklerinden ‘3G’yi seçin. Böylelikle 4.5G’den önceki şarj ömrüne sahip olabilirsiniz.
4.5G'den sonra Banka şifremi eşleştirmem gerekiyor mu?
- 4.5G’li sim kartlarını alan kullanıcılar bankacılık işlemlerinde sıkıntı yaşayabiliyor. Bunun sebebi de internet ve mobil bankacılık uygulamalarına giriş için kullanılan tek kullanım şifrenin tek bir SIM kartla eşleştirilmesi. Siz de 4.5G uyumlu SIM kart almışsanız ve dijital bankacılık işlemlerinizi gerçekleştiremiyorsanız, müşterisi olduğunuz bankanın çağrı merkezini arayarak veya şubesine giderek eşleştirme işlemini birkaç dakikada tamamlayabilirsiniz.
4.5G'den sonra Ekranımda ne yazacak?
- 4.5G teknolojisi hem hız hem de isim olarak ilk kez Türkiye’de kullanılacak. Akıllı telefon üreticileri ise daha önce ‘4.5G’ olarak bir çalışma yapmamış durumda. Bu yüzden akıllı telefonların işletim sistemlerinde yeni teknoloji ‘LTE’ ve ‘4G+’ olarak belirtiliyor. Yani akıllı telefonunuzun üstünde 4.5G yazmazsa şaşırmayın. Ancak bunun için akıllı telefon üreticileri Türkiye’ye özel bir çalışma gerçekleştirdi. Örneğin Samsung, yeni akıllı telefon modellerinde ‘4.5G’ simgesini kullanmaya başlayacak. Daha önce alınan Samsung cihazları işletim sistemine gelen ilk güncelleme ile 4.5G simgesini kullanacak. Apple ise iPhone modellerinde benzer bir çalışma gerçekleştiriyor. Diğer üreticilerin de bu konuda harekete geçmesi bekleniyor.
* Hız testi yapmam kotamı bitirir mi?
- 4.5G’nin en heyecanlı yeri tartışmasız hızı. İletişim operatörleri yaptıkları testlerle ulaştıkları hızlarla kendilerini ispatlamaya çalıştı. Bu gece sunulacak 4.5G ile ne kadar hız ile internete bağlanacağımız da merak konusu. Bunun için ‘Speedtest’ adında popüler bir uygulama var. Ücretsiz olarak iOS ve Android işletim sistemlerine sunulan bu uygulama ile hem indirme (download) hem de yükleme (upload) hızınızı ölçebilirsiniz. Ancak burada önemli bir uyarımız var. 4.5G yüksek hıza sahip olan bir teknoloji olduğu için yapacağınız testlerde kotanızı hızlı bir şekilde yiyecektir. Yapılan testlerde 4.5G ile yapılan her test 150 megabyte ile 300 megabyte arasında bir veri trafiği yaratıyor. Bu da kotanızın hızlı bir şekilde bitmesi anlamına geliyor. Yapacağınız testlere dikkat edin.
* Hangi uygulamalarda 4.5G daha iyi kullanacağım?
- HIZLANAN mobil internet bağlantısı yeni uygulama ve servislerin doğmasını sağlayacak. Özellikle HD, Full HD ve hatta 4K içerikler 4.5G bağlantısı ile kullanıcılara sunulabilecek duruma gelecek. Akıllı telefonlardan izlenen maçlar, filmler ve diziler daha kaliteli ve takılmadan izlenebilecek. Buna ek olarak canlı izlenen yayınlara farklı kamera açılarından anlık olarak ulaşılabilecek. ‘LTE Broadcast’ olarak ifade edilen teknoloji ile stadyumda maç izlerken saha içindeki kameralar arasında tercih yapılabilecek. Online video platformu YouTube ve canlı yayın uygulaması Periscope gibi servisler daha kaliteli çözünürlükle kullanılabilecek.
* 4.5G’yi telefondan başka hangi cihazlarda kullanabilirim?
- Yeni iletişim teknolojisi en etkili şekilde akıllı telefonlarda kullanılacak. Ancak geliştirilen yan ürünler de 4.5G için hazır duruma getiriliyor. Örneğin, taşınabilir akıllı projektörlere SIM kart takarak Wi-Fi bağlantısı olmadan bile televizyon izlenebilecek ve film izlenebilecek. Tabletler de 4.5G’ye uyumlu durumda. Ayrıca Wi-Fi paylaşımı için geliştirilen çoklu modemlere de SIM kart takılarak bilgisayar ve diğer cihazlarda da 4.5G deneyimi yaşanabilecek.
* 4.5G’ye geçmezsem ne olur?
-4.5G’ye geçmemeniz durumunda şu anda iletişiminizi aynı şekilde sağlayabilirsiniz. Başka bir deyişle iletişiminizin kesilmesi gibi bir durum söz konusu olmaz. Şu anda cep telefonunuzda internet bile kullanmıyorsanız 4.5G’li dönemde hiçbir değişiklik yapmadan iletişiminizi sağlayabilirsiniz. Şu anda 3G abonesiyseniz, internete aynı hızdan bağlanabilirsiniz.
* 4.5G hızımı nasıl arttırabilirim?
-Yeni dönemde akıllı telefonlarda en fazla 375 mbps hız sağlanacak. Ancak bu bana yetmez diyorsanız, iletişim operatörlerinin geliştirdiği yeni bir teknoloji var. Wi-Fi ağlarıyla mobil interneti birleştiren bu teknolojiyle 1 gbps hıza ulaşabilirsiniz. Yani yaklaşık 3 kat fazla daha hız alabilirsiniz. Ancak şu anda bu teknolojiye uygun akıllı telefon sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bu teknolojiyi destekleyen akıllı telefon sayısının önümüzdeki dönemlerde artması bekleniyor.
* 4.5G kapsama alanı dışındayım. Ne yapmalıyım?
- Operatörler, deyim yerindeyse gece gündüz çalışarak en fazla kapsama alanı için çalışmalarını devam ettirdi. Ancak bu kısa sürede tüm Türkiye’nin 4.5G kapsama alanına sahip olması oldukça zor. Bu yüzden 4.5G’nin ilk dönemlerinde bazı yerleşim birimleri kapsama alanı dışında kalabilir.
Kaynak:www.hurriyet.com.tr