Powered By Blogger

6 Mayıs 2016 Cuma

Oto Müzik Sistemleri



İyi bir oto müzik sisteminin olmazsa olmazları nelerdir?

İyi bir sisteme sahip olmak için ilk olarak belirli niteliklere sahip bir radyo-teyp almak gerekiyor. Herşeyden önce, ön ve arka hoparlörlere bağımsız kumanda edilebilmeli (Fader yapılabilmeli). 
Bass ve Treble (kalın ve ince) seslerine de bağımsız olarak kumanda edilebilmeli. Kendi içinde en az 4x30 Watt gücünde bir amfi çıkışı (Hipower) olmalı. İlave bir amfi ile sistemin her zaman kuvvetlendirebileceği düşünülerek, ekstra amfi çıkışının olmasına dikkat edilmeli. 
Otomobilde kaliteli müzik dinlemek için, kesinlikle CD playera sahip olmak gerekiyor. Bu nedenle alınacak radyo-teybin bagaj disk çalar çıkışı da olmalı. Bu sayede bagaja monte edilecek bir CD playerı teybin üzerinde bulunan bir düğmeden kontrol ederek, istenilen diski rahatlıkla dinlemek mümkün oluyor. Kullanılan bagaj diskleri, genellikle 6, 10 ya da 12 adet disk çalma kapasitesine sahiptir.
Bu sistem tamamlandıktan sonra, sıra hoparlörlerin seçimine geliyor. Eğer bütçe kısıtlıysa, orjinal hoparlörler kullanılarak sistem tamamlanabiliyor. Hoparlörler monte edilirken, otomobilin kendi yuvalarını kullanmak yeterli.

Müzik sistemi alınırken nelere dikkat etmeli?
Sistemi kurmaya başlarken üç önemli faktörü göz önünde bulundurmak gerekir:

İstenilen performans Otomobildeki elverişli alanBu iş için ayrılan bütçe
Kuracağınız sisteme en uygun ürünü seçmelisiniz. Kurduğunuz sistemin basit olmasına önem göstermeli, gereksiz ekstra ürün kullanmamalısınız.
Bir müzik sistemi kurarken ilk önce plan yapmalı ve her zaman kurmuş olduğunuz sisteme daha sonra ilaveler yapabileceğinizi unutmamalısınız.
Unutmayın, hiçbir zaman daha çok ilave, daha çok kaliteli ve yüksek ses elde etmeniz anlamına gelmez.

Daha kaliteli ses için otomobilin orijinal radyo-teybini değiştirmek zorunlu mu?

Günümüzde fabrika çıkışında bir dizi standart ve sökülmesi güç parçalarla teslim edilen otomobillere farklı aksesuar ve donanımların ilave edilmesi gittikçe zorlaşıyor. 
Örneğin SRS Hava Yastığı Sistemi bulunan bir otomobile satış sonrası, performans direksiyon sistemi ilave etmek hemen hemen olanaksız. Benzer bir sorun da OEM (Orjinal Equipment Manufacturer), otomobil ses sistemlerinde yaşanıyor. OEM otomobil ses sistemlerinin sorunu zannedildiği gibi radyoların değiştirilmesi değildir. Bu çok kolay bir iştir ve radyo/teyp/CD kombinasyonunda, bu değişikliğin getirdiği görüntü bozukluğu haricinde bir sorun yaşanmaz. 
Burada karşılaşılan asıl zorluk hoparlörlerde ve bunları çalıştırmak için gerekli olan gücün sağlanamamasından karşımıza çıkar. Aracınıza, fabrika çıkışında monte edilmiş mevcut AM/FM/kaset/CD sisteminiz, dışarıdan ortalama bir fiyatla satın alabileceğiniz piyasa ürünleri kadar iyidir. 

Araç sahibinin dinlediği müzik türü, oto müzik sistemi seçiminde ne derece etkili?
Kaliteli müzik sisteminin anahtarı; hoparlördür! Araç sahibinin dinlediği müzik, hoparlör seçiminde son derece etkili. Çünkü her hoparlörün kendi karakterine uygun olarak iyi çaldığı bir müzik türü vardır.
Bazı hoparlörler mekanik ses verirler, bazısı çok fazla echo yapar, bazısı ise çok donuk ve baslı ses verir. Müşteri sevdiği müzik türünü en kaliteli dinleten hoparlörü seçmesi için montajcıya müzik tercihleri hakkında detaylı bilgi vermeli ve mutlaka önerilen hoparlörü almadan önce bir şekilde dinlemelidir.

Hangi tür müziğe hangi hoparlör kullanılmalı?

Dünyada yüzlerce marka değişik hoparlör var. Çoğu hoparlör markası tek veya iki farklı müziğe odaklanmıştır. Mesela klasik ve slow müziği iyi çalar. Ama techno müziği çaldığı zaman ses bozulmaya başlar. 
Techno müzik çalan hoparlör ise, slow müzik çaldığında çok sert bir ses verdiği için rahatsız olursunuz.

Bununla birlikte distribütörlüğünü yaptığımız MB Quart marka hoparlörlerin en büyük özelliği ise her türlü müziğe uyumlu olması. Zira bu marka Amerika'da bütün otomobil müzik sistemleri ile ilgili profesyonel yarışmalarda en yüksek dereceyi elde eden markadır. 

Araçların arka cam içi panellerine hoparlörler yerleştirmek doğru mu? 
Eskiden bu uygulama çok yaygındı. Ancak bu bölümler artık hoparlör takmaya elverişli değil. Çünkü bu bölümlerin iç taraflarında darbe emici sac kafesler var. Görevleri, arkadan vurma esnasında süspansiyon vazifesi görerek aracın katlanmasını önlemek. Eskiden Doğan, Şahin tarzı arabalarda o paneller kesilip oralara hoparlör takılıyordu.
Bugünkü otomobillerde o paneli kesmek, cinayet! O sacı kesip aynı yerlere 25-30 cm&lik hoparlör koyarsanız, otomobil arka veya yan darbe aldığında arka kapıları buruşacak ve açılmayacaktır. Yani otomobildeki mukavemet yok olacaktır. Ayrıca müzik açısından arkadan gelen ses, makbul değil. Önemli olan sesin önden gelmesi. Bir konsere gittiğiniz zaman ya da evinizde müzik dinlediğinizde müzik hep önden gelir. Öne yerleştirilen hoparlörler daima daha iyi performans verir. 

Otomobilin orijinalliği bozulmadan müzik sistemi nasıl yenilenebilir?
Müzik sistemleri, oldukça pahalı uğraşlar. Bu nedenle kısıtlı bütçeler için de çok aşamalı sistemler bulunuyor. Kısacası ucuz bir sistemle başlayıp, eklemelerle bu sistemi kusursuz hale getirebilmek mümkün. Bu noktada en önemli konu, montaj. İyi bir montajcı müzik sistemini otomobili kesip biçmeden, otomobili tahrip etmeden kurmak zorunda. Burada devreye bilgi, beceri, deneyim ve ustalık giriyor. İyi bir müzik seti yaratmak adına araçlarının tahrip olmaması için otomobil sahiplerinin araçlarını ustalık ve becerilerine güvenmedikleri montaj atölyelerine teslim etmemeleri gerekiyor.
Distribütörlüğünü yaptığımız bir American firması olan Rockford Fosgate, dünyada üretilen tüm orjinal otoların radyo-teyplerine birebir uyan bir amfi sistemi geliştirdi. Geliştirilen bu amfi sistemi sayesinde, hoparlörlere yapılan küçük bir müdahale ile eşsiz kalitede ses elde etmek mümkün oluyor. 

Yenilenen müzik sistemini başka bir araca aktarmak mümkün mü?
Aynı taşınırken evdeki müzik setini alıp başka bir eve götürmek gibi, müşteri bizim taktığımız müzik setini alıp başka bir araca takabiliyor. Araç sahibi, otomobilini satmaya karar verdiyse taktığımız sistemi söküp, otonun orijinal sistemini yerine sıfır hasarla takıyoruz. Böylece araç eski haline geldiği için satılırken değer kaybetmiyor. 

Direksiyondan kumanda sonradan taktırılabilir mi?
Direksiyondan kumanda, arabanın orijinal sistemiyle beraber satılan bir donanım. Sonradan yaptırma imkanı yok. Bu kumanda sayesinde arabanın radyo-teybini direksiyondan açıp kısabiliyor ve radyo kanalı değiştirebiliyorsunuz. Bu konuda önemli bir nokta, otomobilin orijinal teybinin değiştirilmesi halinde direksiyondan kumandanın kullanılamaz hale gelmesi. Piyasada interface denilen adaptörler sayesinde bazı marka teypleri direksiyondan kumanda ile kullanma imkanı var ama çok kısıtlı. 

Sonradan çoklu CD çalar taktırırken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Otomobilin orijinal CD çalarını taktırmak gerekiyor. CD çaları herhangi bir yerden değil, mutlaka otomobili üreten firmadan alınması gerekiyor. Çünkü aynı marka ve model bile olsa, üretici firmadan almadığınız CD otomobile birebir uymuyor. Bunun nedeni firmanın CD üzerinde kendine özel değişiklikler yapması. Firmalar otomobil sahiplerini, CD çaları sadece kendilerinden almaya mecbur bırakıyor. Bu yüzden de fiyatları normal CD lere oranla iki misli oluyor. 

Eski otomobillere CD çalar taktırmak mümkün mü?
Eski otomobillerde teybin CD çıkışı yoksa FM modülatörlü diye tanımlanan CD çalarlar var. Bagaj CD si ama, öne gelen ve kibrit kutusundan biraz daha büyük bir görüntü ünitesi var. Onun üzerinden şarkı ve CD değiştiriyorsunuz. Sesini de FM frekansından 88.3 veya 88.9 a ayarlayıp oradan dinliyorsunuz. Yani sanki arabanın içinde bir radyo istasyonu varmış gibi bagajdan size yayın yapıyor. Bu CD çalarlarda ses, CD değil radyo kalitesinde oluyor. Ama başka bir çözüm yok. Bugün Doğana da, Renault 12 ye de, bu şekilde CD çalar takabilirsiniz. 

Otomobilde mp3 dinlemek için neler yapılabilir?
Walkman tarzı portatif mp3leri özel adaptörler sayesinde otomobilinizin teybine takabilirsiniz. Ayrıca sadece otomobiller için üretilmiş mp3ler de var. Oto Müzik Merkezi olarak ithal ettiğimiz M-Station marka oto mp3, 3000 şarkı kapasiteli. Aynı oto radyo-teybi gibi altı kızaklı olduğu için istendiğinde çıkarıp, yanınıza almak mümkün. Evinizdeki bilgisayardan download ettiğiniz şarkıları mp3 ün hafızasına kaydederek arabanızda dinleyebiliyorsunuz. Bu mp3 ün fiyatı 1.000 ile 1.250 Dolar arasında değişiyor. 

Müzik sistemleri için verilen garantiler nelerdir?
Oto Müzik Merkezi olarak yaptığımız montajlarda ömürboyu garanti veriyoruz. Bir sertifika ile müzik tesisatını yaparken arabaya hiçbir şekilde zarar vermediğimizi ve herhangi bir arıza halinde ömürboyu montaj garantisi verdiğimizi beyan ediyoruz. Garanti kapsamında arızalar ücretsiz olarak tamir ediliyor. 

Yeni jenerasyon otomobillerde karşılaşılan en büyük güçlükler nelerdir?
Müzik sistemleri artık arabalara çok entegre olmuş durumda. Sisteme ilave bir amfi eklemek inanılmaz güç. Bunu yaparken arabanın en ufak bir kablosuna zarar verseniz, araba bir daha çalışmayabilir. Böyle bir arıza garanti kapsamı dışına çıkacağı için otomobil sahibi çok güç durumda kalacaktır. Dolayısıyla teknolojiyi çok yakından takip etmek gerekiyor.
Bu nedenle günümüzde müzik tesisatı yapan montajcı sayısı hızla azalıyor. Amerikada her yıl 300-500 montaj dükkanı kapanıyor. Türkiyede birkaç sene öncesine kadar çok fazla montaj atölyesi vardı. Şimdi montajcı sayısı bakımından on sene öncesinin rakamlarına döndük. Sadece bu işi en iyi bilenler ayakta kalabiliyor. 
Kaynak:http://www.tuningankara.com/index.php?option=com_content&task=view&id=10&Itemid=1


Posted via Blogaway


Araç içi multimedya oem double din cihazlar



Oto multimedya sistemlerinde double din nedir?
Radyo, mp3 , mp4 ,divx, Dvd,tv , navigasyon görevlerine cevap veren 6,5- 7 inç büyüklüğünde lcd ekranı olan multimedya cihazlarına double din denilmektedir.Çift bölümlü radyo-teyp alanı bulunan araçlarda kullanılabilir.
Oem cihaz nedir?
Fiyat listelerinde veya bir bilgisayarcının sitesine baktığınızda OEM RAM, OEM VGA gibi ifadeler görürsünüz. OEM kelimesinin anlamı kullanıcılara öyle empoze edilmiştir ki, büyük bir kesim OEM deyince aklına hemen markasız ve kalitesiz ürün gelir.

Halbuki işin aslı farklı. Birincisi, OEM RAM, OEM VGA gibi ifadelerin yanlış olduğunu belirtelim. İkincisi, bir ürün kalitesiz veya markasız denecekse No-Name ifadesi kullanılmalı.

OEM, Original Equipment Manufacturer, yani "orjinal ürün üreticisi" anlamındadır. Bilgisayar ürünleri kutulu satılır. Bu ürünlere BOX (Kutulu) ürün denir. Toplu halde parça alımı yapan sistem entegratörleri, ürünleri kutulu almazlar. Çünkü kutu, hacmi artırıp sevkiyat masraflarını yükseltir ve sistem entegratörleri için bu kutular manasızdır. Dolayısı ile kutusuz halde alırlar. Genelde yanında ufak bir kitapçık ile verilir ürün. Bu ürünün kutulu versiyonunda hiçbir farkı yoktur. İşte bu kutusuz ürünlere OEM ürün adı verilir. Hiç bir şekilde kalite göstergesi değildir.

Örneğin, CD yazıcılarda OEM ifadfesine çok rastlarız. LG BOX CD-RW ve LG OEM CD-RW gibi. Peki fark nedir? Kalite olarak ürünlerin farkı yoktur. BOX olan versiyonda hoş bir kutu içerisinde ekstra boş CD'ler, kitapçıklar verilirken, OEM versiyondaki ürünü jelatin içinde ve bir CD ile verilir.
Oem multimedya cihaz alırken nelere dikkat edilmeli
Oto Müzik sistemi alırken öncelikle dikkat etmeniz gereken 4*50 çıkışa sahip mümkünse mosfet özellikli teyip almalısınız. (Pıoneer ürünlerinde mevcut) Eğer amfi subbofer'dan oluşan bir set yapmayacaksanız teyibinizin çıkışlarını zorlayacak yüksek watt'lı hoparlör kullanmayınız. Örneğin amfiniz yok ise markalı ürünlerin 400 watt özellikli hoparlörlerini kullanınız, daha yüksek watt'lı hoparlörler hem %100 performans vermeyeceği gibi ilerleyen zamanlarda teyibinizin çıkışlarının yanacağı gibi hoparlörlerinizinde arza yapması kaçınılmaz olur.
Profesyonel bir tesisat günümüz demodesi olan Subbofer + amfi ve bi kaç çift yüksek watt'lı hoparlörden öte daha profesyonel cihazlarla kurulmakta. Midbas component ile araç içinde kısık ve yüksek seste  en iyi kalitede dinleme olanağı sağlar, uzun yıllardır bu işi yapıyor olmanın tecrübesine dayanarak bize göre ve birçok profesyonel ses sistemcilerine göre gerçek bir tesisat ve kaliteli bir ses ortamı olmasını istiyorsanız aracınıza midbas component'lerden oluşan bir hoparlör seti + bunların rms değerlerine göre güçlü bir amfi ve güzel bir teyip ile uzun yıllar kullanabileceğiniz ve müzik dinlerken keyif alacağınız bir ortam oluşturabilirsiniz.
Profesyonel tesisatları günümüzdeki en ünlü markalardan dahi oluşturacak olsanız teyip + amfi + midbas + subbofer gibi ürünleri 750 ile 1000 tl arasında maliyet çıkabilir, değerler yükseldikçe fiyatta artmaktadır.
Şişirme watt'lara aldanıp yüksek miktarlarda paralar harcamayın.



Posted via Blogaway


5 Mayıs 2016 Perşembe

İnsiyatif almak...

Toplumlara yön vermek isteyenler kitle psikolojisinden anlamak zorundadır.Liderlik yapmaya meraklı kesimlerin unuttuğu bir gerçek var:Liderlik emir vermekle değil insiyatif almakla olur. Ancak bizim gibi şark toplumlarında biat kültürü hakim olduğu için, kendini lider zannedenler asla bu erdemi gösterecek değildir. Peki ya bu durumda bizi bekleyen nedir? Bir şekilde yüksek öğretimi tamamlayarak belli çevrelerin desteğiyle mevkiler edinenlerin, hayatlarını borçlu olduklarına inandığı bu gibi zihniyet timsallerine adanmış kariyer planlarını hayata geçirirmeleri ve nihayet liyakat sahiplerinin halen haklarının yenilmesidir. Bu ayıp yeryüzünde elan pek az topluma nasip olmuştur.


19 Nisan 2016 Salı

Memleket meseleleri üzerine..

Memleketimiz edep,haya ve kültür yoksunu insanlardan geçilmez oldu.İlim neşredip irfanını artıracağı yerde yedi adım gitmeyecek sokma akıllarla ezberlenmiş kelimeleri ağzından düşürmeyen ayak takımları sözüm ona münevver olmuş,her devrin adamlarının kontrolündeki medya kuruluşlarında ahkam kesiyorlar. Bozuk saatin bile günde 2 defa doğruyu göstereceği gerçeğinden yola çıkacak olursak bu kardeşlerin bunca zırva içinde bir iki doğru kelam etmelerine şaşırmamak gerekiyor. Fakat yapılmak istenen algı operasyonunun altında başkasını aşağılayıp kendi suçunu yok saymak yatıyor. Her hal ve durum için sebepler üretmek, bahane müessesesi kurmak bir yetenek olabilir ancak onursuzluk üzerine kurulu bir müessesenin felsefesini yapıyor olmak "insan" ı rahatsız eder. Demek ki insanlıkla ilgili derin bir eğitime almak gerekiyor milletimizi zira bu bir kaç kuşağın torunlarından edep,ahlak,etik gibi değerleri öğrenmek mümkün olmayacak. Her fırsatta lider arayan buluncada iliklerine kadar nemalanmaya çalışan aşağılık yaratıklarla, nepotizmi doruklarda yaşamak isteyen liyakat yoksunlarıyla aynı oksijeni tüketiyor olmaya devam edeceğiz...


14 Nisan 2016 Perşembe

DİSK..!


Disk nedir biliyorsunuz..
Bilgi depolamaya yarayan manyetik aletler..
Bugün bilgisayarlardan cep telefonlarına, televizyonlardan fotoğraf makinelerine kadar günlük yaşamda kullandığımız küçük veri depoları..
Sabit olana hard disk diyoruz..
Taşınabilir olana harici disk,
Parmak kadar olana da flash disk..
Bir başka deyimle bellek..
İnsanoğlu bilgisayar diskini 66 yıl önce bugün bulmuş..
Bu buluş teknolojide bir devrim olmuş..
Bugün yazıdan resme, videodan grafiklere, müzikten istatistiklere istediğimiz her şeyi bu küçücük disklere yükleyebiliyoruz..
Artık hepimizin kendimize özel digital arşivleri var..
Peki insanoğlu diski gerçekten 1950 yılında mı icat etti?..

Yıl 1900 idi..
Elias Stadiatos adlı bir Yunan süngerci, Antikythera adasının yakınlarında, eski çağlardan kalma bir batığa daldı..
Bu MÖ 87 yılında batmış bir yük gemisiydi.
Geminin taşıdığı yükler arasında, mücevherler, çömlekler, mobilyalar, bronz eşyalar ve amforalar dolusu şarap vardı.
Ama bir şey var ki, o çok ilginçti..
Bir tahta kutu içinde iç içe geçmiş metal çarklardan oluşan bir düzenek..
Yıllarca araştırıldı..
Modelleri yapıldı..
Sonunda bilim insanları ortak bir kanıda birleşti..
“Antikythera Düzeneği” denen bu makine 3500 yıllık analog bir bilgisayardı..
Güneş’in yanı sıra Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn’ün hareketlerini gösteriyordu..
Tıpkı, elektronik hesap makineleri icad edilmeden önce hesaplamada kullanılan “facit” adlı mekanik hesap makineleri gibi..

3 Haziran öğleden sonra.. Yıl 1908...
İtalyan arkeolog Luigi Pernier Yunanistan’ın Girit Adası’ndaki Phaistos sarayın kalıntıları arasından bir kilden yapılmış disk buldu.
Diskin iki yüzeyindeki bilinmeyen dilde hiyeroglif yazılar vardı..
Üstelik bunlar el ile yazılmamış, pres benzeri bir teknikle düzeye basılmıştı..
100 yıldan fazla yüzlerce arkeolog, tarihçi, dil bilimci diski inceledi..
Ùzerinde ne yazdığı, neye yaradığı hala bilinmiyor.
Literatüre adı “Phaistos Diski” diye geçti..
Tarih 1938 idi..
Çinli arkeolog Pu Tei, Çin ile Tibet sınırındaki Bayan-Kara-Ula dağlarında bir mağarada 716 adet taştan disk buldu..
Hepsi milimetrik olarak aynı incelikte, aynı genişlikteydi..
Hepsinin ortası delikti.
Bugün kullandığımız bilgisayar disketlerine benziyorlardı..
Karbon testinde taş disketlerin 12.000 yıl öncesine ait olduğu anlaşıldı..
İşin garibi tüm disketlerin üzerinde ancak mikroskopla görülebilen işaretler ve hiyeroglif yazılar vardı..
Ne yazdıklarını çözmek tam 24 yıl sürdü..
Araştırma yapan ekip neler yazdığını raporla Akademiye sundu..
Ancak Pekin Tarih Öncesi Akademisi sürpriz bir kararla taşlarda neler yazıldığına ilişkin bilgileri gizledi..
Yıllar sonra Prof.Tsum Um Nui’nin başkanlığında akademisyenlerden kurulu bir araştırma komisyonu da taş disketler üzerine kapsamlı bir araştırma yaptı..
Komisyon 1963 yılında ayrıntılı bir raporu yazdı..
Ancak bu rapor da hemen arşive kaldırıldı..

Yıl 1967 idi..
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin saygın bilim dergilerinden Sputnik, felsefe öğretmeni ve SSCB Bilim Akademisi Edebiyat Enstitüsü asistanı Vjatschevlas Zaitsev’in bir araştırmasını yayımladı..
Araştırma Çin’de bulunan taş disketlerle ilgiliydi..
Prof. Nui’nin raporunu izleyen araştırma, yuvarlak taşların binlerce yıl önce uçan gemilerle uzaydan gelen yaratıklarla ilgili bilgiler verdiğini anlatıyordu..
Arkeologlar mağarada taş disketlerin yanında bir çok insan iskeleti de bulmuştu.
İskeletler koca kafalı ve ortalama 1 metre 30 santim boyundaydı..
Bunlar kendilerine Dropas diyen insanlardı..
Disketleri saklayanlardı..
O nedenle bu taştan disketlere bugün arkeolojide ” Dropas Taşları” denmekte..
12 bin yıllık disketlerde tam olarak neler yazdığı hala bir sır perdesi.

İnsanoğlu tarih boyu geçmişini öğrenmeye çalışıyor..
Arkeoloji, jeoloji, astronomi, fosil bilimi, teknoloji dev adımlarla ilerliyor..
Erişilen milyonlarca bilgi var..
Bazılarının gizemi henüz çõzülmedi..
Bazıları çözüldü ama insanoğlu henüz hazır olmadığı için açıklanmıyor..
Dünyayı yönetenler bu bilgileri en iyi şekilde kullanıyor..
Çünkü bilgi çağındayız..
Bilgiyi elinde tutan hayatı da elinde tutuyor..
..Ve bizim diyanet işleri fetva veriyor..
“Mecbur değilsen kaşını, bıyığını, tüylerini aldırmak günahtır.
Ama psikolojini bozacak kadar kötüyse aldırabilirsin”
Aman psikolojinizi bozmayın..

BU ŞURUPLARA DİKKAT..!







İçerisinde ALKOL bulunan 4 adet şurup ve biz bunları çocuklarımıza veriyoruz! Sadece senin görmen yetmez paylaş ki arkadaşların da görsün.



ÖKSÜRÜK ŞURUBUNDAKİ TEHLİKE..!



36 kişinin ölümüne yol açınca tartışma yarattı..



Pakistan’da, 36 kişinin ölümüne yol açan öksürük şurubu tartışma yarattı. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, tüm öksürük şuruplarının yasaklanmasını istedi. Prof. Dr. Özdemir İlter ise, “Dozunda ve doktor kontrolünde kullanılabilir” dedi.



Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta, Pakistan’da birkaç gün içinde 36 kişinin içtikleri ‘öksürük şurupları’ yüzünden hayatını kaybetmesi ve onlarca kişinin de tedavi altına alınmasının ardından öksürük şuruplarının yasaklanması gerektiğini söyledi. Küçükusta, öksürük şuruplarının içindeki bazı etken maddelerin alkol ve uyuşturucu özelliğe sahip olduğunu belirterek, “30 senedir öksüren hastalarla ilgilenen bir hekim olarak tüm öksürük şurup ve haplarının yasaklanmasını veya en azından özel uyarılarla ile satılmasını ve SGK’nın de bunların tümünü ödeme kapsamından çıkarmasını tavsiye ediyorum” dedi.



ABD ÖNLEM ALIYOR: Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından hazırlanan bir raporda, 6 yaşından küçük çocuklara ‘öksürük ve soğuk algınlığı ilaçlarının yasaklanması’nın tavsiye edildiğini kaydeden Küçükusta, “Bu tür ilaçlarda genellikle burun tıkanıklığını gideren ‘dekonjestan’; burun akıntısı, hapşırma gibi alerjik belirtileri geçiren ‘antihistaminik’ ile öksürüğü baskılayan ‘antitussif’ türü kimyasal maddeler bulunuyor. Rapora göre, hem bu ilaçların etkili olduklarını gösteren kesin bilimsel kanıtlar yok ve hem de çok ciddi hatta ölümcül de olabilen yan etkilere sahipler. Bizdeki durum hakkında elbette bir fikrimiz yok” diye konuştu.



DOĞAL ÖNERİLER: Küçükusta, öksürük şurubu yerine doğal yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğine işaret ederek, şunları söyledi: “Evin ısısının 20-21 derece, neminin de yüzde 45-50 arasında olmalı. Odalar her gün havalandırılmalı, Bol su içilmesi iyi olur; adaçayı, ıhlamur gibi sıcak içecekler de sabahları bir tatlı kaşığı zencefilli bal da faydalı olabilir. Burun tıkanıklığına karşı en etkili tedavi temiz bir yerden alacağınız deniz suyu ile burnunuzu güzelce yıkamaktır.”



‘Doktor kontrolünde verilmeli’



Prof.Dr.Özdemir İlter (Çocuk Hatsalıkları ve Türk Pediatri Kurumu Onursal Başkanı): “20 yıl öncesine kadar birçok öksürük şurubunda morfin maddesi olarak kullanılan ve aşırı dozda alındığında uyuşturucu etki gösteren kodain maddesi bulunuyordu. Kodainli şuruplar gelişi güzel kullanılıyor, reçetesiz satılıyordu. Ancak zaman içinde bu uygulamalara düzenlemeler getirildi. Bilimsel yöntemlerle hazırlanmış, lisanslı ve doktor kontrolünde reçete edilmiş ilaçların kullanımında bir sıkıntı yaşanmaz.”

8 Nisan 2016 Cuma

Tiroid kanseri nedir? Belirtileri nelerdir?






Tüm kanser türleri arasında en az görülenlerinden biri olan tiroid kanserleri aynı zamanda tedaviye en olumlu cevabı gösteren kanser türüdür. Tiroid kanseri, over kanserinden sonra en sık görülen endokrin kanseridir.
Tiroid kanserleri tüm kanser vakalarının yüzde 1'den azını oluşturmaktadır. Çocuklarda nadir görülmekle birlikte, yirmili yaşlardan sonra görülen kanserler içinde ilk 5 sırada yer almaktadır. Her yıl 1000 kişiden birinde tiroid nodülü oluşmaktayken, 50.000 kişiden birinde tiroid kanseri oluşmaktadır.
Tiroid nodülleri kadınlarda erkeklerden daha sıktır, ancak erkeklerde görülen nodüllerde kanser görülme sıklığı kadınlardan daha fazladır. Toplumda görülme sıklığı yüzde 4,2 olan tiroid kanserlerinin oluşma riski hayat boyunca kadınlarda yaklaşık yüzde 0,7, erkeklerde ise yüzde 0.25'tir.
Tiroid bezi kanseri genellikle belirti vermez. Guatr nedeniyle takip edilen hastalarda veya tesadüfen başka bir hastalık için yapılan tetkiklerde ortaya çıkabilir. Nadiren boyunda kitle, ses kısıklığı, yutkunma güçlüğü; çok nadiren de kemik kırıkları veya hipertiroidi (zehirli guatr) ile ortaya çıkabilir. Medüller kanserli hastaların yüzde 30'unda yüzde kızarma, ishal ve yorgunluk olabilir.
Kişide tiroid nodülü olup olmadığını saptamak için günümüzde kullanılan en etkili yöntem tiroid ultrasonografisidir. Daha eskiden kullanılan tiroid sintigrafisi yöntemi, günümüzde nodül tespitinde değil, daha çok aktivitenin belirlenmesinde kullanılmaktadır.
Son yıllarda tiroid hastalıklarında tanısal yöntemlerin ilerlemesi, teknik imkanların gelişmesi nedeni ile bir çok vakada tiroid ultrasonografi ve ince iğne aspirasyon biopsi yapılabilmektedir. Bu nedenle başlangıç halindeki tiroid kanserlerinin dahi teşhis edilme olanağı günümüzde çok yüksektir. Ancak şunu da belirtmekte fayda var ki, otopsi çalışmalarında yüzde 50 oranında tiroid nodülü saptanmaktadır. Yani halen toplumda ultrasonla bile tespit edilemeyen tiroid nodülleri mevcuttur.
Tiroid bezinde nodül saptandıktan sonra eğer kuşku varsa, nodülden yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisi ile tiroid nodüllerinin kötü huylu olup olmadığı ortaya konur. İnce iğne aspirasyonu, iyi ellerde düşük riskli, hızlı sonuç veren ve kolay uygulanan bir yöntemdir. Biyopsi sonucu iyi huylu gelirse ve hastanın başka bir yakınması yok ise tiroid nodülleri takip edilebilir. Biyopsi sonucu kuşkulu veya kötü huylu gelirse, tedavi aşamasına geçilir.

Tiroid kanseri nasıl belirlenir?
Ultrasonografinin rutin uygulamaya girmesi ile artan tiroid nodülü tespit etme oranına paralel olarak bu nodüllere tanısal yaklaşım oranı da artmıştır. İnce iğne aspirasyon biopsisi ile daha çok tiroid kanseri teşhis edilebilir hale gelmiştir. Yapılan çalışmalarda, yetişkinlerde bu şekilde tesadüfen tespit edilebilecek tiroid kanser sıklığı yüzde 6 gibi yüksek oranlara çıkmaktadır.
Tiroid kanserlerinin sıklığının artmış gibi görülmesinin önemli bir başka sebebi ise, iyi huylu tiroid hastalıkları nedeni ile ameliyat edilen vakaların patolojik incelemelerinde ayrıntılı ince kesitli inceleme yapılmasıdır. Bu şekilde tiroid kanseri yakalama olasılığı yüzde 5'ten yüzde 13'e çıkmaktadır.


Tiroid kanseri nedir? Belirtileri nelerdir?


Tüm kanser türleri arasında en az görülenlerinden biri olan tiroid kanserleri aynı zamanda tedaviye en olumlu cevabı gösteren kanser türüdür. Tiroid kanseri, over kanserinden sonra en sık görülen endokrin kanseridir.




Tiroid kanserleri tüm kanser vakalarının yüzde 1'den azını oluşturmaktadır. Çocuklarda nadir görülmekle birlikte, yirmili yaşlardan sonra görülen kanserler içinde ilk 5 sırada yer almaktadır. Her yıl 1000 kişiden birinde tiroid nodülü oluşmaktayken, 50.000 kişiden birinde tiroid kanseri oluşmaktadır.
Tiroid nodülleri kadınlarda erkeklerden daha sıktır, ancak erkeklerde görülen nodüllerde kanser görülme sıklığı kadınlardan daha fazladır. Toplumda görülme sıklığı yüzde 4,2 olan tiroid kanserlerinin oluşma riski hayat boyunca kadınlarda yaklaşık yüzde 0,7, erkeklerde ise yüzde 0.25'tir.





Tiroid bezi kanseri genellikle belirti vermez. Guatr nedeniyle takip edilen hastalarda veya tesadüfen başka bir hastalık için yapılan tetkiklerde ortaya çıkabilir. Nadiren boyunda kitle, ses kısıklığı, yutkunma güçlüğü; çok nadiren de kemik kırıkları veya hipertiroidi (zehirli guatr) ile ortaya çıkabilir. Medüller kanserli hastaların yüzde 30'unda yüzde kızarma, ishal ve yorgunluk olabilir.
Kişide tiroid nodülü olup olmadığını saptamak için günümüzde kullanılan en etkili yöntem tiroid ultrasonografisidir. Daha eskiden kullanılan tiroid sintigrafisi yöntemi, günümüzde nodül tespitinde değil, daha çok aktivitenin belirlenmesinde kullanılmaktadır.





Son yıllarda tiroid hastalıklarında tanısal yöntemlerin ilerlemesi, teknik imkanların gelişmesi nedeni ile bir çok vakada tiroid ultrasonografi ve ince iğne aspirasyon biopsi yapılabilmektedir. Bu nedenle başlangıç halindeki tiroid kanserlerinin dahi teşhis edilme olanağı günümüzde çok yüksektir. Ancak şunu da belirtmekte fayda var ki, otopsi çalışmalarında yüzde 50 oranında tiroid nodülü saptanmaktadır. Yani halen toplumda ultrasonla bile tespit edilemeyen tiroid nodülleri mevcuttur.
Tiroid bezinde nodül saptandıktan sonra eğer kuşku varsa, nodülden yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisi ile tiroid nodüllerinin kötü huylu olup olmadığı ortaya konur. İnce iğne aspirasyonu, iyi ellerde düşük riskli, hızlı sonuç veren ve kolay uygulanan bir yöntemdir. Biyopsi sonucu iyi huylu gelirse ve hastanın başka bir yakınması yok ise tiroid nodülleri takip edilebilir. Biyopsi sonucu kuşkulu veya kötü huylu gelirse, tedavi aşamasına geçilir.

Tiroid kanseri nasıl belirlenir?



Ultrasonografinin rutin uygulamaya girmesi ile artan tiroid nodülü tespit etme oranına paralel olarak bu nodüllere tanısal yaklaşım oranı da artmıştır. İnce iğne aspirasyon biopsisi ile daha çok tiroid kanseri teşhis edilebilir hale gelmiştir. Yapılan çalışmalarda, yetişkinlerde bu şekilde tesadüfen tespit edilebilecek tiroid kanser sıklığı yüzde 6 gibi yüksek oranlara çıkmaktadır.
Tiroid kanserlerinin sıklığının artmış gibi görülmesinin önemli bir başka sebebi ise, iyi huylu tiroid hastalıkları nedeni ile ameliyat edilen vakaların patolojik incelemelerinde ayrıntılı ince kesitli inceleme yapılmasıdır. Bu şekilde tiroid kanseri yakalama olasılığı yüzde 5'ten yüzde 13'e çıkmaktadır.

Tiroid kanserine neden olan etmenler nelerdir?



Baş ve boyun bölgesinin radyasyona maruz kalması tiroid kanseri sıklığını artırır. Çocukluğunda 200–700 rad civarında radyasyon almış kişilerde 20–25 yıl sonra tiroid kanser sıklığının arttığı saptanmıştır. Bir araştırmada 500 rad civarında radyasyon alan şahıslarda tiroid kanser sıklığının yüzde 2 civarında olduğu ortaya konmuştur. Rusya'daki Çernobil nükleer santrali kazasından sonra o bölgede yaşayan kişilerde tiroid kanserinde büyük artış olmuştur. Yıllar önce akne, kafa derisinin problemleri, boyunda tüberküloz, kafa derisinin mantar enfeksiyonları, yüzün kan damarı tümörleri, büyümüş timus, tonsillit, boğaz ağrısı, kronik öksürük ve fazla saçlar gibi nedenlerle radyasyon uygulanmış olan vakalarda tiroid kanseri yüzde 30 daha sık görülmektedir. Bu tip tedaviler günümüzde artık uygulanmamaktadır.
Ek olarak baş ve boyun bölgesinde kanser saptanıp bu alana radyasyon uygulanan hastalarda tiroid nodülü ve kanseri görülme olasılığı da artmaktadır. Eğer geçmişte bu tip bir tedavi size uygulanmış ise bu durumda mutlaka doktorunuza başvurmalı ve tiroid bezinin incelenmesini istemelisiniz.

Tiroid kanseri tedavi yöntemleri nelerdir?
Tiroid kanseri tedavisinin en etkili yöntemi cerrahidir. Bazı merkezlerde tiroid kanserinde tiroid bezinin sadece bir kısmının çıkarılmasının yeterli olabileceği düşünülse de, en güvenilir yöntem tiroid bezinin tamamen çıkartılmasıdır
Kaynak:www.cnnturk.com